6 Kasım 2011 Pazar

Kadınlık Halleri

Kadın büyük bir hırsla boşalttı gardırobun içindekileri.Çekmeceleri hızla açtı ve aynı hızla sıra sıra özenle katlanmış kıyafetleri, örtüleri,çamaşırları fırlatıp attı odanın içine.Her yer birbirine girmiş,saklı ne varsa; en düzenli sırlar bile,en kuytuda kalanlar da dahil kavuşmuştu ışığa ve açık tezgah misali ortalığa.Kimisi yatağın üzerine uzanmış,beriki sandalyeye seğirtmiş,öteki kapı koluna takılmış durumdaydılar.Aradığını bulamamış olmalıydı kadın.Belki de bir şey aradığı yoktu.Öfkelenmiş olabilirdi  ya da kırılmıştı kalbi...Kimbilir neler söyleyecekti de susmuştu.İçinde kalan sesi kısılmış tüm çığlıkların can bulmasıydı bu dağınıklık şimdi.Öfkesini dindiriyor olmalıydı bu şekilde.İçinde tuttuklarını haykırmak isterken bunu yapamamış,saklı tutulanı dışarı dökememişti yine.Bu kederin hesabını uslu uslu içine kapanmış çekmecelerde ve sıra sıra raflarda duran eşyalardan soruyordu kendince.
Ne var ki bir anda ortalığı savaş alanına çevirdikten sonra bir süre bunun yasını tutar gibi saatlerce ağladığı yerden usulca kalktı kadın.Önce beyaz örtüye dokundu.O narin ipek kumaşı elinde kaymasına engel olarak özenle katladı.Daha sonra saten bir geceliğe yöneldi.Onu katlamak da zordu,girdiği katlı durumdan kolayca kurtulabiliyordu.Bazı kumaşlar şık ve narin oldukları kadar zor zaptediliyorlardı.Bazı güzel duyguların,ulaşılması zor duyguların,yaşanması zor olan hatıraların,gerçekleşmesi zor olan olasılıkların kaderi gibiydi işte ipek ve saten kumaşların durumu...Özenerek,yorularak getirilen vaziyetlerinden hemen bir başka hale geçebilirlerdi.Denetlenmeleri mümkün değildi.Bazı insanlık halleri gibiydi bu kumaşlar.Kontrolün zayi olması an meselesiydi onlar için.O en kısacık zaman parçasının içinde asi bir tavır almaları ise kaçınılmaz son olabilirdi ya da hikayenin başladığı yer.Kadın bunları düşündü tek tek çamaşırları katlarken.Mesela sutyen ve külotlar..Onlar da asla şekle girmez ya da konuldukları yerde konuldukları şekilde kalmazlardı.
Tüm inatçılıklarına rağmen hiç olmadıkları kadar muntazam bir şekilde girdiler bir süre önce tahliye edildikleri evlerine çamaşırlar,örtüler,gecelikler..Her şey eskisinden daha düzenliydi artık.Fırtına sonrası denizin sergilediği masumiyet manzarası gibiydi odanın içi-kadının aklı..Kadın odanın ışığını kapatıp,kapıyı çekti ve aklının dışına çıkarak her şeyi yerli yerinde bırakmış olduğuna inanarak gerçek zamana döndü.

Kadınların zihni de yaşanılan bir fırtına anında karışır dağıttıkları odalar gibi.Her şey çıkarılır saklandığı yerden.Mümkünse tek bir eşya ,tek bir çöp kalmayacak kadar boşaltılmalıdır çekmeceler,raflar,dolaplar.Bir zihin temizliğidir bu aslında.Akılda var olanların ortaya saçılıp dökülmesi ,bir yoklama yapılmasıdır hafizaya.Neden sonra kalkıp nizam getirilir yaratılan bu dağınıklığa.Hiçbir şey olmamış gibi,adeta rutin bir işmiş gibi yapılır bu düzenlemeler.Aslında hafızalarda bulunanların bir bir ait oldukları yerlere yerleştirilmesi,aklın karışmasına sebep olanın aranıp bulunması sonra da bu karışıklığın giderilmesi  ve konuşulmayanların anlatılması seremonisi duyguların,hatıraların ve fikirlerin eşyaların kisvesine büründürülmesiyle somutlaştırılır.Böylece dokunabilir kadınlar kırgınlıklarına,aşklarına,pişmanlıklarına,kavgalarına..
Kadınlar bunu bilmeden yaparlar,belki de böyle bir yöntemle ruhlarına dayanıklılık sağlıyor olmalılar.

1 yorum:

  1. çok yerinde bir saptama Elçincim:) evet, düzeni bozan tek bir kumaş bile kalmamalı kadınların zihin dolabında. ya yeniden katlanmalı ya da çöpe atılmalı. ama eninde sonunda bir düzene oturmalı.
    yeni yazılarını merakla bekliyorum.
    sevgiler :)
    Dalya

    YanıtlaSil